“Jorge Jesus’a bu vasat zihniyet hiç yakışmıyor”
Spor yazarları Trabzonspor’un Fenerbahçe’yi 1-0 mağlup ettiği maç için ne dedi?
ŞANSAL BÜYÜKA – Jesus‘un, İrfan Can’ı çıkartıp Emre Mor‘u alması doğru hamleydi. Ama Trabzonspor gibi etkili bir rakip karşısında orta sahayı tek adamla, sadece Arao ile ayakta tutmak mümkün değildi. Nitekim Trabzonspor, Fenerbahçe orta sahasını rüzgar gibi geçti. Öyle ki, Trabzonspor bu yarıda yakaladıklarıyla attığı iki golden çok fazlasını atabilirdi. Trabzonspor hakkı olan bir galibiyeti aldı. F.Bahçe, Trabzonspor maçlarını kazanmak istiyorsa, önce sahada eksik kalmamayı becerecek. Hadi, bundan önceki iki Trabzonspor maçında eksik kalışta hakemlerin büyük günahları vardı. Ancak bu maçta çıkan kırmızı kart, hakem Halil Umut Meler’in günahı değil, Crespo ile Jorge Jesus’un ortak yanlışıydı. Takım böyle oynarsa, hoca böyle yanlış yaparsa; Jesus‘u da yenerler…
ENGİN VEREL (AKŞAM) – Fenerbahçe geriye düştükten sonra da savunma güvenliğini tehlikeye atmadan beraberlik golünü kovaladı ama 10 kişiyle bunu başarması doğrusu zordu. Trabzonspor’un kazanarak, Fenerbahçe’nin kaybederek aradan sonra lige dönmesi ligde dengeleri ciddi şekilde etkileyecek. Bundan sonra yarış herkes için daha zor. Hakem Halil Umut Meler, çoğu futbolcu gibi formda görünmesine ragmen ilk yarının sonlarında Bakasetas’a gösterdiği sarı kart ne kadar doğruysa seyircinin tesiri altında kalıp Batshuayi’ye gösterdiği sarı kart da o kadar yanlışın yanlışıydı. Ancak Crespo’nun iki sarısı da haklıydı. Orta sahada adamın ayağına öyle girmenin ne alemi var anlamak zor. Dikkat edin Fenerbahe son dönemde maçlarını hep 10 kişi tamamlıyor. Bu kötü alışkanlığa bir care bulmak zorundalar.
ERMAN ÖZGÜR (FANATİK) – Fenerbahçe’de maçın neredeyse tamamında, oyuna girenler de dahil olmak üzere kötü oyuna isyan eden oyuncu olmayınca Trabzonspor eksik rakibine fırsat vermedi. Abdullah Avcı’nın maçın en iyileri Siopis, Bakasetas, Abdülkadir Ömür ve Maxi Gomez’i oyundan almasına rağmen Trabzonspor hücumda iyi analiz ederek oynadığı Fenerbahçe’ye karşı yine iyi hücum eden taraf oldu. Uzatmalarda ise Trezeguet fişi çeken isim oldu. Şampiyonluk yarışına sıkı sıkı tutunabilmek için ihtiyacı olan galibiyeti oyun olarak da hak ederek almayı başardı. Maçın adamı ise çıkana kadar kusursuz oynayan Bakasetas’tı.
CEM DİZDAR (FANATİK) – Dünya Kupası sırasında hatrı sayılır sayıda futbolsever (!), ‘Süper Lig’i özledim mesajları atmıştı hatırlanırsa. Maç önünde çeşitli kanallarda yorum yapan arkadaşların çoğu sanırım bu mesajların etkisinde kalmış olmalı ki, tempolu bir maç beklentisindeydi. Oysa, ligin kültürünü gösteren hayli durağan bir ilk yarı izledik hep birlikte. Trabzon yukarı tırmanırken bakalım takımı çok dağınık ve birbirinden kopuk görünen Jorge Jesus için neler söylenip, yazılacak. Öyle ya, ülkede futbol anlayışı ve dilini değiştirmeye çalışmak o kadar da önemli değil, aslolan ‘Kazanmış’ olmak. Sık sık tekrarlanan o yanlış önermede olduğu gibi: “Kazanan haklıdır!”
GÜRCAN BİLGİÇ (FOTOMAÇ) – 10 kişi kalıp, yenik duruma da düşerseniz, ne yaparsınız? Jesus’un zamanı başladı o zaman. Enerjisi yüksek, taraftarını ve hakem yorumun arkasına almış bir takıma karşı, hem oyunu dengeleyip, hem de skoru bulmak zorundasınız. Forvet alıp, orta saha soktu Jesus. İlk bakışta mantıklı… Sonrasında İrfan Can’ı kenara çekip, bire birde etkili oyuncularına yönelmesi, ofansif tercihlerle hamle yapmak istemesi ise eski bir ezber… Topu kullanacak oyuncuları yerine, pastan veya kontrolden vazgeçip, tek anın peşine düşmesi… Bunlar olacak… Trabzonspor bu galibiyet ile tekrar zirvenin paydaşı oldu. Fenerbahçe yine 10 kişi kaldı, yine kaybetti. Başka türlü olmuyor zaten… Ligin hikayesinde yeni bir bölüm açıldı sadece. Heyecanı veren Fenerbahçe, istediği zaman alan da O olacak…
UĞUR MELEKE (HÜRRİYET) – Daha önce defalarca yazdığım gibi, yerde 10 saniyeden fazla kalan sporcu kenara gönderilip, bir sonraki düdüğe kadar oyun dışında kalma zorunluluğu getirmediğimiz sürece Süper Lig’in bu berbat faul seremonisinden kurtuluşu yok. Neyse ki derbinin ikinci yarısında daha fazla futbol oynandı. Avcı’nın ekibinin Kasım-Aralık hazırlık dönemini iyi geçirdiğini söyleyebiliriz: Kadro derinleşti, dokunulmaz görünenlere alternatifler yaratıldı. Hazırlık döneminde stoperde Gbamin, sol bekte Arif, sol önde Naci ve santrforda Umut’un iyi performansları rekabeti artırdı. Hayatta alternatifin kadar iyisin. Dün Gomez daha ciddi, Trezeguet daha diri, Abdülkadir daha realist, Bartra-Hugo çok daha konsantrelerdi kesinlikle.
SERDAR ALİ ÇELİKLER (HABERTÜRK) – Bir kere Jorge Jesus’a bu vasat zihniyet hiç yakışmıyor. Beşiktaş deplasmanında da Rennes deplasmanında da Başakşehir’e karşı da nihayet Trabzon deplasmanına da “atmaya” değil, “tutmaya” çıktı. F.Bahçe Konya da dahil baş ve başaltı seviyesi takımların hiç birine karşı hakim oynamadı. Hiç bir maçta o diğer maçlarda gördüğümüz baskılı, akışkan futbolunu oynatamadı. Deplasmanlarda kendisi de sindi, oyuncuları da… O nedenle JJ’ye olan sevgi ve güven anlamsız ve nedensiz bir “rahat yeneriz” havası oluşturuyor ancak F.Bahçe’nin “rahat yendiği” bir tane üst seviye maç yok. Bunu bir tespit edelim. Şimdi bizi 22 maçlık yeni bir lig bekliyor. Beşiktaş da Antep’i yenerse Başakşehir de dahil 5’li bir şampiyonluk yarışı başlayacak. Fenerbahçe şampiyon olmak istiyorsa kadro kalitesini artırmalı – JJ artık “geliyorum” diyen kırmızıları görmeli ve artık bir başka alternatif oyun da bulunmalı.
ÖMER ÜRÜNDÜL (SABAH) – Gelelim Jesus’a… Bu kadar örnekler olmasına rağmen sarı kart gördükleri zaman ikinci sarı riskini her an taşıyan Crespo ve Batshuayi’yi devrede çıkarmadı. Hamleleri mutlaka 60’tan sonra mı yapması gerekir her maç? 22 kişinin en kötüsü İrfan Can’ı 68 dakika sahada tuttu. Sezon başından beri Fenerbahçe’nin defans bloğunu çizgi halinde önde bırakma yanlışını eleştiriyorum. 1 kişi eksik kalmışsın ve skorda denge varken defans bloğun yine çizgi halinde önde yakalandı ve skor dezavantajına düştün. Sonuçta taraflı tarafsız herkesin çok büyük teknik direktör diye sürekli övgüler yağdırdığı Jorge Jesus dünkü yenilginin bir numaralı sorumlusudur…
DENİZ ÇOBAN (FANATİK) – Maçın hakemi Halil Umut Meler’in tecrübesini konuşturduğu bir maç oldu. Yerinde ve zamanında çaldığı düdükler ve çıkarttığı kartlarla maçın kontrolünü ilk dakikalardan itibaren elinealdı. Standardını maç boyu korudu. Belki göstermediği birkaç sarı karttan bahsedilebilir ama gösterilmeyen bu kartlar, maçın gidişatına etki edecek kartlar değildi. Maçta Meler açısından olumsuz gördüğüm tek husus, kendisinetoplu haldeyapılan itirazlara duyarsız kalmasıydı. Dünya Kupası için verilen arada, TFF başkanı bizzat bu itirazlara karşı katı tedbirler alınacağını ifade etmişti. Meler, TFF başkanının bu açıklamalarını dikkate almamış gibiydi.
FAİK ÇETİNER (FANATİK) – 10 kişi kalan Fenerbahçe, golü de çabuk yiyince, maçı elinden kaçırıyordu. Jesus’un geciken hamleleri son 30 dakikada geliyordu. Önce Bathuayi yerini Lincoln’e bırakıyor. Son 20 dakikada da İrfan Can ve Serdar Aziz çıkıyor, Valencia ve Emre Mor oyuna giriyordu. Trabzon deplasmanında 10 kişi oynamak maçı döndürmek kolay değildi. Nitekim de Fenerbahçe, Crespo çıkana kadar oynadığı futbolu ve mücadeleyi ortaya koyamıyor ve hesapta olmayan bir yenilgi alıyordu. Trabzonspor ise güçlü rakibini devirerek zirve yarışında yine iddialı duruma geliyordu. Aslında maçın en kısa özeti Fenerbahçe adına, “Crespo böyle istedi” şeklinde yorumlanabilir.